Obezite Kongresinde Açılış Dersi Prof. Dr. Umut Toprak Tarafından Verildi!

News

3-6 Mart tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen Ulusal Obezite Kongresi’nde açılış konferansı Molen Araştırma Grubu Lideri Prof. Dr. Umut Toprak tarafından verildi. Toprak “Karaciğer Yağlanması ve Obezite Çalışmalarında Yeni Bir Model: Leptinotarsa decemlineata”  başlıklı açılış konuşmasında son 15 yıldır böcek modeller üzerinden Obezite ve NAFLD (Non-alcoholic fatty liver disease, Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı) konusu üzerine yaptıkları çalışmaları anlattı.

Konferansa Tıp Fakültelerinin Endokrinoloji ve Bariatrik Cerrahi Bölümlerinden başta tıp doktorları olmak üzere yaklaşık 200 katılımcı iştirak etti. Kongre, aynı zamanda Avrupa Obezite Araştırmaları Derneği’nin seçilmiş başkanı olan ve halen Türk Obezite Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Volkan Yumuk İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa), Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fahri Bayram (Erciyes Üniversitesi), ve Kongre Genel Sekreteri Prof. Dr. Sinem Kıyıcı (Uludağ Üniversitesi)’nın açış konuşmaları ile başladı. Ustalara Saygı Konferansı ile devam eden kongrede, Obezite alanına önemli katkılar sunan  Prof. Dr. Metin Arslan, Prof. Dr. Mustafa Taşkın, ve Prof. Dr. Gülden Köksal deneyimlerini izleyicilerle paylaştı. Prof. Dr.  Umut Toprak’ın açılış konferansı ile devam eden etkinlikte Toprak, patates böceği lipid metabolizması ve özellikle perilipin, insülin, glukagon-benzeri peptitler, ayrıca iştah hormonu Neuropeptide Y ortoloğu sNPF ve son olarak kalsium-lipid interaksiyonu üzerine olan çalışmalarını izleyicilerle paylaştı. İlgili oturumun başkanlığını Profesör Ahmet KAYA (Büyükşehir Hastanesi) ve Profesör Mustafa Kemal Balcı (Akdeniz Üniversitesi) yaptı.

Esasen Obezite ve NAFLD (Non-alcoholic fatty liver disease, Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı) gibi metabolik tabloların etyopatogenezine ilişkin ilk görüşler, hayvan modellerin incelenmesi ile ortaya çıkmıştır. Bu modeller, obezite ve ilişkili  hastalıklara dair fizyopatolojik yolakların anlaşılması ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi için de önemli olmuştur. Bu çalışmalarda çoğunlukla model organizma olarak sıçan ve fare kullanılmıştır. Bu modeller üzerinde yapılan çalışmalar, lipid metabolizmasının çok sayıda gen tarafından kontrol edilen, karmaşık alt süreçler içerdiğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bu modeller lipidleri yaşamlarının biyolojik rutinleri olarak biriktirmedikleri ve hidrolize etmedikleri için spesifik lipid modelleri olarak kabul edilmemekte, terapötik açıdan çoğu zaman kısıtlı bilgi sağlamaktadır. Genel olarak böceklerle insanların özellikle lipid metabolizması açısından pek çok ortak genetik elemente sahip olduğunun son yıllarda ispatlanması, böceklerin küçük ve kolay üretilebilen canlılar olması ve RNA interferans veya Crisper/Cass9 gibi fonksiyonel genom analiz yöntemlerine pozitif tepkiler vermesi, böcekleri lipid metabolizmasının çalışılması açısında müthiş modeller yapmaktadır. Böceklerde lipid metabolizmasının temel organı “Fat body” olup, esas olarak adiposit hücrelerinden oluşmaktadır. Bu bağlamda önemli bir genetik model olan sirke sineği “Drosophila melanogaster”, lipid metabolizması çalışmalarında fare ve sıçandan sonra üçüncü bir model olarak öne çıkmıştır. Bununla birlikte fare ve sıçanda olduğu gibi sirke sineğinin de doğal bir lipid modeli olmaması lipid metabolizma bozukluklarının tedavisine yönelik bilgi eldesini kısıtlamıştır.

Bazı böceklerin beslenme olmadan, çok uzun süreli kış koşullarını ve dondurucu soğukları doğada nasıl geçirebildiğine yönelik yapılan çalışmalar “diyapoz” kavramını ortaya çıkarmıştır.  Beslenmenin olmadığı “dinlenme ya da uyku dönemi” olarak bilinen diyapoz, ilgili böceklerin çetin kış koşullarını atlatılabilmesi açısından müthiş bir evrimsel kazanımdır. Diyapozdaki böceğin yaşaması için gerekli olan uzun süreli enerji ihtiyacının karşılanmasında ise lipidler primer rol oynamaktadır. Patates böceği “Leptinotarsa decemlineata” (Coleoptera:Chrysomelidae) ergin bireyleri, çetin kış koşullarını 6-7 ay toprak içerisinde hibernasyon diyapozu döneminde geçirerek atlatabilmektedir. Patates böceği, beslenen ve aç bırakılan larva (genç bireyler), ve beslenen, diyapoza giren ve diyapozdan uyanan ergin bireylerinden gerçekleştirdiğimiz adipoz doku transkriptom, proteome, lipidom ve RNA interferans tabanlı fonskiyonel genom analizleri, lipid akümülasyonu ve hidrolizi ile ilişkili yolakların anlaşılması ve NAFLD tedavisi adına önemli ipuçları ortaya koymuştur. Bu bağlamda Dr. Toprak konuşmasında, lipid metabolizmasında rol oynayan kor lipid genlerinin yanı sıra insülin ve glukagon gibi hormonlara,  iştahla ilgili nöropeptitlere odaklandı. Dr. Toprak ayrıca, lipid birikimi ve hidrolizine yol açan kalsiyum homeostazı genleri üzerine yaptıkları çalışmalardan bahsetti.

Dinleyicilerden büyük ilgi gören konuşma, anı fotoğrafı çekilmesi ile son buldu. Sonuç olarak insan ve patates böceği lipid depolama ve hidroliz yollarındaki önemli benzerlikler, obezite ve NAFLD için terapötik tedaviler geliştirmek için büyük fırsatlar sunuyor.